Skip Navigation LinksNews
List All News Articles

Hekim Hakları, Hasta Hakları Ve Sağlıkta Şiddet

Hekim Hakları, Hasta Hakları Ve Sağlıkta Şiddet
Published Date: Friday, 5 February 2021


Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Bilimsel Araştırma Topluluğu tarafından 23 Ocak 2021 tarihinde ''Hekim Hakları, Hasta Hakları Ve Sağlıkta Şiddet'' konulu çevrimiçi bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, T.C. Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Bilimsel Kurulu üyesi Doç. Dr. Gürkan Sert, Evrensel Hasta Hakları Derneği Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ayşe Zeki ve DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nahide Gökçora konuşmaları ile yer aldılar.  Evrensel Hasta Hakları Derneği üyeleri, DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi öğrencileri ve Türkiye'de ki farklı birçok Tıp Fakültesinden öğrenci de söyleşiye katıldı.

Aşağıdaki linke tıklayarak etkinliğimizin tekrarını DAÜBAT Youtube hesabından bulabilirsiniz.

https://youtu.be/GBgTxVSTvVo

Dr. Özlem Gürkut, Evrensel Hekim Hakları Bildirgesi'nden söz ederek konuşmasına başladı, bildirgenin uygulanmasının hasta hakları açısından da önemli olduğunu, hekim ve hasta haklarının bir bütün olduğunu, ayrı ayrı düşünülemeyeceğine değindi. Hasta haklarının özüne uygun bir yaklaşım içinde hasta hakları ile ilgili tıp fakültelerinde yeterli eğitim verildiği takdirde mutlaka katkı sağlayacağını ifade eden Özlem Gürkut, günümüzde çok önemli bir problem olmasına rağmen bu konuya tıp fakültelerinde yeterli zaman ayrılmadığını belirtti.     Tek başına hekimin iyi olmasının yeterli olmadığını, sağlık hizmetlerinin bir bütün ve ekip çalışması olduğunu belirten Gürkut, sağlık çalışanlarının kendi arasında ki iletişimin de iyi olması gerektiğini vurguladı.  “Hastayla iletişime geçen hastanenin her bir biriminin aynı anlayışla hizmet vermesi gerekir" sözlerini kullanırken, takım çalışması ruhunu geliştirmek adına, hizmet içi eğitimler ve periyodik toplantıların çok faydalı olabileceğini de belirtti.

Hastanın hekimi ile paylaşmadığı bilgilerden ötürü doğan sonuçlardan hekimin sorumlu tutulamayacağının hekim hakları bildirgesinde yer aldığını belirten Gürkut, bir hekimin aynı zamanda hastanın sosyokültürel, eğitim, vb. düzeylerini göz önünde bulundurarak soru sorması gerektiğini ve kritik bilgileri elde edilebilmesi için aynı soruyu çeşitli yöntemlerle tekrar tekrar sorması gerektiğini de hatırlattı. Ayrıca  “Hekimlerin kaliteli hizmet sunabilmesi için çalışma sürelerinin ve şartlarının iyi olması çok önemlidir. Pandemi döneminde hekimlerin izin günlerini kullanamamaları, istifa taleplerinin geçersiz sayılması ve bu süreçte hem mental hem de fiziksel açıdan dinlenememeleri, hekimlerin sunduğu hizmet kalitesini olumsuz etkilemiş ve çeşitli problemlerin oluşmasına yol açmıştır" sözleri ile de hekimlerin çalışma şartlarının önemine değindi.  

Devlet ve özel hastanelerde en sık karşılaşılan problemleri de dile getirdi. Devlet hastanelerinde, hasta yoğunluğu ve yetersiz işgücü hastanın hikayesini dinlemek,  teşhis yapmak için hastalara kısıtlı vakit ayrılmasına neden olmakta bu da iletişim zorluklarını doğurmakta ve sağlık sistemine karşı güvensizliği ciddi olarak tetiklemektedir.  Özel hastanelerde ise hekim-hasta ilişkisinden ziyade, hastane yatış sürelerinin uzun olması, yüksek faturalar ve pahalı gereksiz tetkikler daha çok şikayet konusu olmaktadır.            

Sağlıkta şiddetle de ilgili olarak;  Kıbrıs küçük bir toplum olmasına rağmen artan nüfusa oranla sağlık sisteminde aynı oranda kapasite artışı sağlanamamakta ve giderek artan bir yükün sağlıkçıları beklemekte olduğunu vurguladı. Toplumda artan şiddet kültürüyle beraber son zamanlarda Kıbrıs'ta da sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin zaman zaman yaşandığını belirtti.  Hasta-hekim ilişkisinde ki çoğu problemin iletişim kazaları ile ilişkili olduğunu ve eğer iletişim problemlerini çözümleyebilirsek şikayetlerin çok ciddi bir oranda düşeceğini belirtti. Ayrıca zaman zaman toplum önderlerinin ve politikacıların “hekimler parayı düşünür para için mücadele eder" gibi söylemlerinin de sağlık sistemine ve hekimlere zarar verdiğini de ekledi.

Doç. Dr. Gürkan Sert, sağlıklı bir iletişimde bilgi edinmek kadar bilgiyi içselleştirmenin de önemine vurgu yaptı. Zamanla doktor ile hasta arasında ki iletişimin gelişebileceğini fakat başta geleneksel bir şekilde, eşitliği temel alan bir iletişim kurulmasını önerdi. Hasta haklarının aslında insan haklarının sağlıkta uygulanması gereken kurallar olduğunu; sağlık merkezlerinde özel hayat, beden bütünlüğü, din ve vicdan özgürlüğü açısından dikkat edilmesi gereken koşulları bildirdi. Ayrıca hasta-hekim ilişkisinin sadece direk hekim ile ilişkili değil, hastane içinde ki diğer etmenlerle de ilişkili olabileceğini söyledi.  Hasta hakları konusunda belirlemeler ve yasal düzenlemeler sağlık çalışanlarının ve hastaların arasındaki ilişkilerin sınırları ve kapsamının belirlenmesinde çok önemli bir unsur olduğuna değinen Doç. Dr. Sert böyle bir düzenlemenin birçok soru işareti ve problemi de çözeceğini de vurguladı.

'Şiddeti nasıl algıladığınız ve şiddete nasıl yaklaştığınız da şiddet için çok önemli bir konu' sözlerini dile getiren Dr. Gürkan Sert bazı kanunlara maddeler eklenmesinin ve cezaların ağırlaştırılmasının hekime şiddete karşı yeterince caydırıcı olmadığını düşündüğünü dile getirdi. Bir hekime fiziksel saldırı gerçekleştiği anda karşılık vermemek gibi bir yükümlülüğün söz konusu olmadığını ve ceza yasalarında kendimizi korumak adına 'gelen saldırıya uygun' bir yanıtın verilmesinin bir ceza olarak öngörülmediğini belirtti. Ayrıca hekimin şiddete maruz kalması durumunda, doktor-hasta arasındaki güven ilişkisinin yıkıldığı için bu ilişkiyi devam ettirmenin çok zor olacağını ve eğer mümkün ise hastanın tedavisine başka bir hekimle devam edilmesinin daha uygun olacağını önerdi.

Dr. Ayşe Zeki, hasta hakları ihlal edildiğinde izlenmesi gereken yollar hakkında konuşmasını yaptı ve hekimler kadar hastaların da hakları ve sorumlulukları olduğunu hatırlattı. Hekimliğin insanlara yardım eden bir meslek olduğunu fakat sınırları da olduğunu, aksi takdirde hekimlerin tehlikeye atabileceklerini gireceklerini söyleyerek, özellikle hekimlerin acemilik evresinde geleneksel iletişim kurmalarından yana olduğunu dile getirdi. Hastaların tedaviyi reddetme haklarının olduğunu ve bu durumda haklarına saygı duymamız, isteklerini kabul etmemiz gerektiğini, ancak tedaviyi durdurmanın sonuçları konusunda hastayı bilgilendirmemiz gerektiğini söyledi.

Psikiyatrist olduğundan dolayı sık sık öfke ve sinir kontrolünde problemler yaşayan hastalar ile birlikte olan Dr. Ayşe Zeki, ayağa kalkma, sesini yükseltme gibi öfkenin yaklaştığını gösteren durumlarda hekimlerin durumu erkenden fark etmesinin hem hastayı sakinleştirmek hem de kendilerini korumak adına önemli olabileceğinden de bahsetti.

Pandemi sürecinin etkilerinden de bahseden Dr. Zeki, pandemiyle beraber sağlık alanında birçok konuda belirsizliğin ortaya çıktığını ve bu belirsizliklerin insanların kaygı seviyesinde artışa yol açtığını belirtti. Ek olarak medyada sürekli olumsuz haberlerin yayınlanması durumu daha da artırmakta ve sonuç olarak toplum ve sağlık çalışanları arasında güven kaybı yaşanmaktadır. Tüm bu nedenler pandemi döneminde sağlıkta şiddetin artmasına yol açmıştır.  

Etkinliğimiz DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nahide Gökçora'nın  “Hekim ve hasta arasındaki ilişki etik kurallar çerçevesinde sevgi, saygı ve güven üzerine dayanmalıdır. Hastaların, sağlık hizmetlerinden adil olarak faydalanma, sağlık kurumu ve sağlık personelini seçme ve değiştirme, sağlık durumu ile ilgili bilgi isteme, mahremiyet gibi hakları vardır. Hekimlerinde baskı altında olmadan mesleğini uygulama hakları, kendi sağlığını koruma, mesleğini uygularken etik ilkelere bağlı olma, yeterli bir gelir düzeyi talep etme, meslektaşlarına danışma ve acil-insani durumlar dışında hastayı reddetme gibi hakları vardır.

 Ancak maalesef günümüzde sağlıkta şiddet gittikçe artan bir ölçüde sağlık çalışanlarını etkilemektedir. Aslında şiddet toplumda birçok alanda artarken hasta ve hasta yakınlarında stresin yüksek düzeyde olması, hastaların bekleme sürelerinin uzun olması, fiziki koşulların yetersiz olması, personel davranışlarının ve bilgilendirmenin yetersiz ve uygun olmaması gibi nedenler sağlıkta şiddetin artışının nedenleri olarak öne sürülmektedir. Hasta ve hasta yakınları tarafından maruz kalınan bireysel şiddetin yanı sıra hekimler çok sayıda hastayı kısa süre içinde muayene etme gibi ve “Ne verirseniz verin doktor milletinin gözü doymaz", “ Bu doktor iğne saldı babamı öldürdü" gibi sözel olarak da psikolojik şiddete maruz kalmaktadır.

 Hiçbir gerekçeyle insana yönelik şiddeti hele de sağlıkta şiddeti haklı gösterilemez ve kabul edilemez. Ayrıca hiçbir nedenle sağlık çalışanlarına yönelik şiddete hoşgörü gösterilmemeli ve İngiltere'de olduğu gibi sağlıkta şiddete sıfır tolerans politikası iktidarlar ve sağlık çalışanları tarafından benimsenmelidir ki ancak bu şekilde gitgide yaygınlaşan bu sağlıkta şiddet olaylarının önüne geçilebilsin."  sözleri ile son buldu. 

Dr. Özlem Gürkut Kimdir?

Dr. Özlem Gürkut, İç hastalıklar ve Onkoloji Uzmanı ve Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanıdır.

Dr. Ayşe Zeki Kimdir?

Dr. Ayşe Zeki, Çocuk ve Ergen Psikiyatri uzmanı ve Evrensel Hasta Hakları Derneği Yönetim Kurulu aktif üyesidir.

Doç. Dr. Gürkan Sert Kimdir?

Gürkan Sert, T.C. Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları Bilimsel Kurulu üyesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı öğretim üyesidir.

 

EMU Websites