Skip Navigation LinksNews
Tüm Haberleri Göster

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nahide Gökçora’nın 1 Aralık Dünya Aıds Günü Açıklaması

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekanı  Prof. Dr. Nahide Gökçora’nın 1 Aralık Dünya Aıds Günü Açıklaması
Yayınlanma Tarihi: 3 Aralık 2021, Cuma

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nahide Gökçora, 1 Aralık Dünya AIDS Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Gökçora yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: 

“1 Aralık, Dünya AIDS Günü”

“Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından HIV/AIDS (İnsan Edinsel Bağışıklık Yetmezlik Virüsü/ Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu)  farkındalığını artırmak için 1988 yılında 1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde de 1 Aralık Dünya AIDS Günü, HIV/AIDS konusuna dikkat çekmeye, halkımızın bilgilendirilmesine ve duyarlılığın artırılmasına yönelik çeşitli etkinlikler için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmektedir.

HIV, doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüs olup, bu virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” olarak adlandırılır. Bu virüs, bağışıklık sisteminin savunma mekanizmasının temelini oluşturan hücreleri parçalayarak bağışıklık sistemini zaman içerisinde zayıflatır ve vücut direncini azaltır. AIDS ise HIV virüsünün neden olduğu, bağışıklık sisteminin çöktüğü hastalık hâlidir. Her HIV pozitif birey AIDS değildir. AIDS tablosuna gelindiğinde kişi çok daha kolay hastalanır. Enfeksiyonlara karşı yatkınlığı artar, bağışıklık sistemi yeterli ve etkin çalışmadığı için kanser, enfeksiyon ve bunama gibi bir çok ek hastalığa savunmasız hale gelir.   
Enfeksiyon, enfekte kan verilmesi, korunmasız cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı, uygunsuz koşullarda yapılan piercing, dövme gibi yollar ile ya da anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya emzirmeyle bulaşabilmektedir. Dolayısı ile her yaş grubunda da rastlanabilir. 

Tanısı basit bir kan tetkiki ile kolayca yapılabilir ancak virüs bulaştıktan sonra testin pozitifleşmesi için bir süre gereklidir. Bu nedenle kan tahlilinin doğru zamanda yapılması önemlidir.

Erken tanı ve tedaviye erken başlanması hastalığın seyri açısından çok önemlidir. Yıllar içinde geliştirilen tedaviler ile HIV pozitif kişiler uzun ve sağlıklı bir hayat sürdürebilir. Virüs kandan tamamen yok olamaz fakat saptanamaz bir hale gelir ve bu durum düzenli ilaç kullanıldığı sürece ömür boyu devam eder. HIV Pozitif bir bireyin (düzenli tedavi ve korunma yöntemlerine dikkat ederek) evlenmesinde, kontrol altında ve doktor takibi ile sağlıklı bir bebek sahibi olmasına da engel bulunmamaktadır.

Dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam eden HIV/AIDS enfeksiyonu; hastalık, hastalığa bağlı ölümler, ayrımcılık, insan hakları, işgücü, ekonomi ve hukuk başta olmak üzere çok çeşitli konularda toplumsal yansımaları ve sonuçları itibariyle bütüncül bir yaklaşım gerektirmektedir. Dünya son yıllarda önemli ilerleme kaydetmiş olsa da, 2020 için önemli küresel hedeflere ulaşılamamıştır. Bölünme, insanlar arası eşitsizlik ve insan haklarına saygısızlık, HIV'in küresel bir sağlık krizi haline gelmesine ve bu şekilde kalmasına izin veren başarısızlıklar arasındadır. Şimdi, COVID-19 pandemisi ile daha da şiddetlenen eşitsizlikler ve artan hizmet kesintileri, HIV ile yaşayan birçok insanın hayatını daha da zorlaştırmaktadır. HIV etkeninin doğru korunma yöntemleri ile bulaşmayacağı akılda bulundurulmalıdır. Enfeksiyon etkeni sarılma, tokalaşma, ortak tuvalet kullanımı ile kişiden kişiye bulaşmadığı için HIV pozitif bir kişinin toplumdan uzaklaştırılması, tecrit edilmesi son derece yanlış bir yaklaşımdır. 

Dünya Sağlık Örgütü ve ortakları 2021 Dünya AIDS Günü için "Eşitsizliklere son verin. AIDS'i bitirin” konusunu tema olarak belirleyerek, geride kalan insanlara ulaşmanın önemini ve temel HIV hizmetlerine erişimde artan eşitsizliklerin altını çizmiştir. 1 Aralık 2021'de DSÖ, Dünya liderlerini ve vatandaşları AIDS'e neden olan eşitsizliklerle yüzleşmek ve sağlık hizmetlerini alamayan insanlara ulaşmak için toplanmaya çağırmaktadır. Yeter ki bu kişileri toplumdan dışlamayalım, ötekileştirmeyelim, yargılamayalım, yalnız hissettirmeyelim. Eşitsizlikleri üstlenmek için cesurca ve toplu olarak çaba göstermeye devam edersek, 2030 yılına kadar bir halk sağlığı tehdidi olan ve geçen her dakika ile değerli bir hayatı kaybettiğimiz AIDS'i sona erdirebiliriz. Eşitsizliklerin ve ayrımcılığın üstesinden gelmek için gereken önlemler şunları içerir:

•    Topluluk liderliğindeki ve insan merkezli altyapı oluşumu
•    Daha fazla sağlık çalışanı
•    İlaçlara, aşılara ve sağlık teknolojilerine adil erişim
•    Temel çalışanları yükseltmek ve onlara ihtiyaç duydukları kaynakları ve araçları sağlamak.

Bu önlemleri hayata geçirerek eşitsizlikleri sonlandırmak AIDS'i bitirmek, pandemilere son vermek toplum sağlığı açısından hayatidir.”

 

Eğitim hayatına 2012-2013 Akademik Yılında başlayan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi'nin verdiği eğitimin uluslararası standartlarda olduğu artık tescillendi.

Ulusal ve uluslararası standartlara tamamen uygun olduğu belgelenen Fakülte'nin uluslararası tanınırlığı olan diploması ise bundan böyle mezunlara yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansı verecek.

Uluslararası alanda Kıbrıs'ın içinde bulunduğu bölgede tıp eğitimine yönelik akreditasyon veren tek kurum olan Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği'nin (TEPDAD), DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi (M.Ü.) Tıp Fakültesi'nin ortak yürüttüğü Uluslararası Tıp Programı'nı akredite etmesinin ardından, DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine mülakat verdi.

Akreditasyon sayesinde DAÜ Tıp Fakültesi'nin uluslararası standartlarda eğitim verdiğinin tescillenmiş olduğunu kaydeden Güzoğlu, akreditasyonla üniversitenin statüsünün daha da güçlendiğini vurguladı. Güzoğlu, “Öğrencilerimiz uluslararası tanınırlığı olan bir diplomaya sahip olacak, yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansını elde edecekler ve uluslararası alanda kariyerlerine devam edebilecekler. Daha önceki mezunlarımızdan da Avrupa ve Amerika'da çalışanlar var ama 2023 itibarıyla United States Medical Licensing Examination (USMLE) gibi sınavlara girmek için akredite bir fakülteden mezun olmak zorunlu hale geldi." dedi.

Güzoğlu, Fakülte'nin artık ÖSYM kılavuzunda “Akredite Tıp Fakültesi" olarak yer aldığını da dile getirdi.

 

“Akreditasyon eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim için önemli"

Akreditasyonun fakültenin eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim anlayışını sürdürmek için önemli olduğunu vurgulayan Güzoğlu, “Çünkü akreditasyon bir kere alındı ve bitti değil... Biz yıllık olarak bu heyete raporlarımızı göndermeye devam edeceğiz, belirli aralıklarla fakülteyi ziyaret edecekler ve şartları hâlâ sağlayıp, sağlamadığımızı kontrol edecekler. Dolayısıyla eğitim kalitemizi belirli standartlara oturtup güvence altına aldık, sürekli olarak eğitim kalitemizi çağın gereklerine uygun olarak yeniliyoruz anlamına geliyor" diye konuştu.

DAÜ-MÜ ortak tıp programının Dünya Tıp Fakülteleri Listesinde yer aldığını ve birçok mezunun uluslararası alanda kariyerlerine devam ettiğini de dile getiren Güzoğlu, şunları söyledi:

“Ayrıca fakültemizin KKTC'de ilk uluslararası tıp akreditasyona sahip tıp programı ve Türkiye'de ilk akredite ortak tıp programı olmasının gururunu yaşıyoruz. Bu fakültemizin sadece bölgesel değil küresel düzeyde de rekabetçi bir eğitim kurumu olduğunu gösteriyor."

 

Akreditasyon süreci…

İlk mezunlarını verdikleri 2018 yılı itibarıyla akreditasyon sürecine başladıklarını söyleyen Güzoğlu, uzun ve titiz bir çalışma gerektirdiği için pandeminin de araya girmesiyle sürecin uzadığını anlattı. Akreditasyon yolunda öğrenciler ve hocalarıyla birlikte özveriyle çalıştıklarını söyleyen Güzoğlu, TEPDAD tarafından yürütülen süreçte, eğitim programları, akademik ve idari kadrolarının, öğrenci destek hizmetlerinin ve klinik uygulamalarının detaylı şekilde incelendiğini kaydetti.

Güzoğlu, akreditasyon için öncelikle dokuz ana başlıktan oluşan bir değerlendirme raporu sunduklarını, raporun incelenerek kendilerine bazı revizyonlar önerildiğini, bu önerileri titizlikle yerine getirdiklerini anlattı. Ön değerlendirme raporunun onaylanmasının ardından ziyaret basamağına geçildiğini söyleyen Güzoğlu, şunları ifade etti:

“Geçen haftalarda TEPDAD heyeti fakülteyi ziyaret etti, tüm akademik kadroyu eğitim programlarını, öğrenci destek hizmetlerini titizlikle inceledi ve raporda yazılanların tutarlı olduğunu tespit ederek belgeledi. Bunun üzerine UTEAK oy birliği ile programımızın akredite olmasını kararlaştırdı."

Akreditasyon sürecinin kendilerine çok şey kazandırdığını belirten Güzoğlu, “Eğitimin sadece sınıf içi derslerden ibaret olmadığını, öğrenci destek hizmetleri, klinik uygulamalar ve mezuniyet sonrası takibin de büyük önem taşıdığını bir kez daha gördük" dedi.

 

Dersler... Program

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, öğrencilerin üç sene DAÜ'de klinik öncesi dersler aldığını, daha sonraki üç yılda ise Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı hastanelerde klinik eğitim görerek oradaki olanaklardan yararlandıklarını ve çok fazla hastayla birebir etkileşim içerisinde olduklarını anlattı.

Fakülte programının temel bilimleri ve klinik dersleri öğretmekle sınırlı olmadığını vurgulayan Güzoğlu, öğrencilere liderlik becerileri kazandırmak, hasta merkezli sağlık hizmeti sunmak, hastalarla etkili iletişim kurmak, meslekler arası iş birliği becerileri geliştirmelerine yardımcı olmak gibi birçok yetkinliği kazandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Güzoğlu, bilimsel araştırmaları teşvik ettiklerini, daha ilk yıldan itibaren öğrencilerin araştırma projelerine dahil olduğunu belirterek, sosyal sorumluluk projelerine önem verdiklerini de kaydetti. Güzoğlu, öğrencilerinin toplum sağlığı ve dezavantajlı grupların desteklenmesi gibi projelerde aktif görev aldığını söyledi. Güzoğlu ayrıca, ikinci sınıftan itibaren öğrencilerin hastalarla hem kendi kliniklerinde hem de Gazimağusa Devlet Hastanesi'nde karşılaşmasını sağladıklarına da dikkat çekti. Güzoğlu, “Sadece iyi doktorlar değil, topluma duyarlı hekimler yetiştirmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.

 

Öğrenciler… Mezunlar… 23 ülkeden 230 mezun

Şimdiye kadar 230 civarında mezun verildiğini, mezunların yüzde 30'unun KKTC'den, yüzde 20'sinin Türkiye'den ve yüzde 50'sinin de uluslararası öğrencilerden oluştuğunu belirten Güzoğlu, halihazırda 23 farklı ülkeden mezunları bulunduğunu kaydetti.

Mezun takip sistemini geliştirmeye çalıştıklarını ancak ellerinde mezunlarıyla ilgili gerekli bilgilerin olduğunu anlatan Güzoğlu, hem Kıbrıs'a gelip çeşitli branşlarda çalışan hem de yurt dışında büyük başarılar elde eden mezunları bulunduğunu ve kendileriyle iletişim içerisinde olduklarını vurguladı.

 

Hedefler…

Fakültenin hedeflerinden de bahseden Güzoğlu, yüksek lisans, doktora ve master programı açmayı, uluslararası iş birliklerini geliştirmeyi, öğrenci değişim programlarını ve bilimsel araştırmaları artırmayı hedeflediklerini kaydetti.

DAÜ Web Siteleri