Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Altuğ Çinçin, her yıl Nisan ayının 2. haftasında anılan kalp sağlığı günleri dolayısıyla “Pandemi ve Kalbimiz” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Dr. Çinçin, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Çok sayıda insanımızı kaybettiğimiz Covid-19 pandemisinde, koca bir yılı geride bıraktık. Aşılama programlarının hızla sürmesine rağmen ne yurdumuzdan, ne de dünyadan gelen rakamlar maalesef tatminkar değil. Pandemi öncesinde de en sık rastlanan ölüm sebebi olan kalp ve damar hastalıkları, pandemi döneminde daha da önemli hale gelmiştir. Bilinen kalp hastalığı olan bireylerin hastalık sürecini daha zorlu geçirmeleri, kullanmak zorunda oldukları ilaçlar ve birbirleriyle etkileşimleri, hastalığın ilk dönemi sonrasında ortaya çıkabilen komplikasyonlarla mücadele yeterince büyük problemler iken, hastalıktan korunmak için oluşan stres dahi kalp hastaları üzerinde ciddi sıkıntı yaratmaktadır. Salgından en çok etkilenen grubun yaşlılarımız olduğu düşünüldüğünde kalp hastalığı varlığı daha da önem kazanmaktadır.
Elle tutulur bir organ olmasa da, insan vücudunun en önemli ve işlevsel yapılarından biri, “endotel” adı verilen ve tüm damarsal yapılarımızın iç yüzeyini kaplayan zardır. Virüs en fazla akciğerleri tutuyor olsa da tüm bu endotel yapısında oluşturduğu yangı birçok kalp hastasında çeşitli komplikasyonlara yol açmaktadır. Bu süreçte kalp krizi ve akciğer embolisi riski belirgin derecede artar. Kalpte ritim ve ileti bozukluklarının görülebildiği ve kalp yetersizliğinin kötüleşebileceği bilinmektedir. Akciğerlerdeki tutulum nedeniyle azalan oksijen sunumu ve hastalık sürecindeki yatak istirahati ihtiyacı ise kalp hastalarındaki kötü seyrin diğer önemli sebeplerindendir.
Pandeminin ilk günlerinden beri en sık tartışılan konulardan biri, hipertansiyon ve hipertansiyon ilaçları ile hastalığın ilişkisi olsa da, konuya ilişkin yeterli kanıt elde edilememiştir. Güncel literatürde herhangi bir hipertansiyon veya kalp ilacının hastalığa yakalanma riskini arttırabileceğine veya seyrini kötüleştirebileceğine dair bir bilgi olmadığından, hipertansiyon dahil tüm kalp hastalarının tedavilerine düzenli şekilde devam etmeleri önemlidir.
Kalp hastalığı olan yaşlılar virüsle karşılaştığı takdirde hastalığın ciddi seyretme riski diğer bireylere nazaran daha yüksektir. Bu yüzden özellikle yaşlılar, kalp hastalarımız, kanser
tedavisi görenler veya bağışıklık sistemini etkileyebilecek hastalığı olanların sosyal izolasyonu son derece önemlidir. Egzersiz, kilo kontrolü ve iyi beslenme, pandemi sürecindeki en önemli silahlarımızdır. Uygun koşulların sağlanamaması nedeniyle, dışarıya çıkılamıyor ise ev içinde dahi olsa en az 30 dakika egzersiz, aksatılmadan uygulanmalıdır. İster istemez evlerimizde geçirdiğimiz sürenin artışı, tüketilen gıda miktarında artışa yol açmamalı, karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaçınılmalıdır. Meyve ve sebze tüketimi arttırılmalı, günlük sıvı tüketimine azami dikkat edilmelidir. Korunmak önemlidir ama göğüs ağrısı, nefes darlığı, baygınlık hissiyatı gibi ciddi bir şikayet oluştuğunda hastaneye başvurmaktan çekinmek daha ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Basit şikayetler veya ertelenebilir rutin kontroller için ise mümkünse hastalığın yavaşladığı dönemleri beklemek daha akılcıdır.
Aşılama programına daha erken başlayan ve yol alabilen toplumlarda, hastalık yayılım hızında ciddi başarı elde edilebildiği görülmektedir. Tüm kalp hastalarımızın, hastalıklarının türünden veya süresinden bağımsız olarak aşılanması son derece önemlidir. Hangi aşının kalp hastaları için daha uygun olduğuna dair herhangi bir kanıt olmadığından, hastalarımız herhangi bir aşıya ulaşabilir hale geldiğinde çekinmeden aşı olmalıdır.
Her yıl Nisan ayının 2. haftasında anılan kalp sağlığı günlerini geride bırakırken, hem kalbimizi korumanın hem de virüsten korunmanın yollarını aramaktayız. Salgınla mücadeleyi kazanacağımız, kalbimizin tıkır tıkır attığı sağlıklı günlerimiz olsun.”