Skip Navigation LinksNews
Tüm Haberleri Göster

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi’nden Gıdalarda Bulunan Polifenollerin Viral Hastalıklardaki Rolüne İlişkin Açıklama

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi’nden Gıdalarda Bulunan Polifenollerin Viral Hastalıklardaki Rolüne İlişkin Açıklama
Yayınlanma Tarihi: 3 Eylül 2020, Perşembe

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Tıbbi Biyokimya Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ergül Mutlu Altundağ, gıdalarda bulunan polifenollerin viral hastalıklardaki rolüne ilişkin bir açıklama yayınladı. Yrd. Doç. Dr. Altundağ, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Bilindiği gibi yeni koronavirüs (2019-nCoV) enfeksiyonu dünya çapında giderek yayılmaktadır ve bu özel alanda daha fazla bilimsel araştırmaya gerek duyulmaktadır. Her geçen gün artan yayın sayısına rağmen etkili tedavi yaklaşımı henüz lisanslanamamıştır. Bu çalışmaların sınırlı sayıdaki bir bölümü ise, polifenollerin doğrudan koronavirüslere karşı etkinliğini araştırmaktadır. 

Polifenoller Nedir? 

Polifenoller; meyveler, sebzeler, otlar, baharatlar, çay, bitter çikolata, kakao, şarap gibi bitkisel gıdalarda doğal olarak bulunan en büyük biyoaktif bileşik sınıfı olup, farklı koruyucu etkilere sahiptir. Meyve ve sebzelerde bulunan 500’ün üzerinde polifenol vardır. Nature dergisi sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilecek polifenol açısından zengin en iyi 100 gıdanın bir listesini yayınlamıştır. İlk 10 polifenollü gıda arasında;  kakao tozu, kuru nane, kurutulmuş kekik, keten tohumu ve siyah yaban mersini de yerini almaktadır.

Peki, Polifenoller Viral Hastalıklarda Ne Yapıyorlar?

Polifenollerin antioksidan, antienflamatuvar, antimikrobiyal ve antikanser aktiviteleri bilinmektedir. Bunun yanı sıra, potansiyel antiviral aktivitesi de son zamanlarda yapılan araştırmalara konu olmuştur. Bu aktivitelere sahip polifenollere; kaempferol, quercetin,  curcumin, epicatechin-gallate’nin yanı sıra, Kuzey Kıbrıs’ta yetişen, zeytin yaprağının aktif bileşeni olan oleuropein de örnek verilebilir. 

Literatürde bulunan çok sayıda çalışmada, polifenollerin Epstein-Barr virüsü, enterovirüs, herpes simpleks virüsü (HSV), influenza virüsü dahil olmak üzere, solunum yolu ile ilişkili enfeksiyonlara neden olan diğer virüsler üzerindeki etkinliği gösterilmiştir. Yapılan araştırmalarda, polifenollerin viral replikasyon için gerekli olan COVID-19 ana proteazı (Mpro) inhibe ederek viral replikasyonu önlediği, ayrıca çeşitli pro- eflamatuvar sitokinleri de inhibe ederek, ciddi COVID-19 vakalarında meydana gelen ölümcül sitokin fırtınasını tersine çevirmede yardımcı olduğu belirtilmiştir. 

“Bitki Bazlı Besinleri Tüketin”

Bu nedenle, ağırlıklı olarak bitki bazlı, çeşitli meyve ve sebzeler bakımından zengin bir diyetle beslenmek, polifenolleri almamıza yardımcı olacaktır. Polifenollerin günlük gereksinimleri konusunda hala daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Fazla dozlarda takviye olarak alınması bazı yan etkiler yaratabilir. Polifenol içeriği yüksek olan takviyeler, demir emilimini engelleyebilir ve tiroid fonksiyonunu etkileyebilir. Bu yüzden, fazla dozlarda gıda takviyesi almak yerine yüksek oranda sağlığı koruyucu polifenol içeren bitki bazlı besinleri tüketmek daha faydalı olacaktır.”

 

Eğitim hayatına 2012-2013 Akademik Yılında başlayan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi'nin verdiği eğitimin uluslararası standartlarda olduğu artık tescillendi.

Ulusal ve uluslararası standartlara tamamen uygun olduğu belgelenen Fakülte'nin uluslararası tanınırlığı olan diploması ise bundan böyle mezunlara yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansı verecek.

Uluslararası alanda Kıbrıs'ın içinde bulunduğu bölgede tıp eğitimine yönelik akreditasyon veren tek kurum olan Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği'nin (TEPDAD), DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi (M.Ü.) Tıp Fakültesi'nin ortak yürüttüğü Uluslararası Tıp Programı'nı akredite etmesinin ardından, DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine mülakat verdi.

Akreditasyon sayesinde DAÜ Tıp Fakültesi'nin uluslararası standartlarda eğitim verdiğinin tescillenmiş olduğunu kaydeden Güzoğlu, akreditasyonla üniversitenin statüsünün daha da güçlendiğini vurguladı. Güzoğlu, “Öğrencilerimiz uluslararası tanınırlığı olan bir diplomaya sahip olacak, yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansını elde edecekler ve uluslararası alanda kariyerlerine devam edebilecekler. Daha önceki mezunlarımızdan da Avrupa ve Amerika'da çalışanlar var ama 2023 itibarıyla United States Medical Licensing Examination (USMLE) gibi sınavlara girmek için akredite bir fakülteden mezun olmak zorunlu hale geldi." dedi.

Güzoğlu, Fakülte'nin artık ÖSYM kılavuzunda “Akredite Tıp Fakültesi" olarak yer aldığını da dile getirdi.

 

“Akreditasyon eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim için önemli"

Akreditasyonun fakültenin eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim anlayışını sürdürmek için önemli olduğunu vurgulayan Güzoğlu, “Çünkü akreditasyon bir kere alındı ve bitti değil... Biz yıllık olarak bu heyete raporlarımızı göndermeye devam edeceğiz, belirli aralıklarla fakülteyi ziyaret edecekler ve şartları hâlâ sağlayıp, sağlamadığımızı kontrol edecekler. Dolayısıyla eğitim kalitemizi belirli standartlara oturtup güvence altına aldık, sürekli olarak eğitim kalitemizi çağın gereklerine uygun olarak yeniliyoruz anlamına geliyor" diye konuştu.

DAÜ-MÜ ortak tıp programının Dünya Tıp Fakülteleri Listesinde yer aldığını ve birçok mezunun uluslararası alanda kariyerlerine devam ettiğini de dile getiren Güzoğlu, şunları söyledi:

“Ayrıca fakültemizin KKTC'de ilk uluslararası tıp akreditasyona sahip tıp programı ve Türkiye'de ilk akredite ortak tıp programı olmasının gururunu yaşıyoruz. Bu fakültemizin sadece bölgesel değil küresel düzeyde de rekabetçi bir eğitim kurumu olduğunu gösteriyor."

 

Akreditasyon süreci…

İlk mezunlarını verdikleri 2018 yılı itibarıyla akreditasyon sürecine başladıklarını söyleyen Güzoğlu, uzun ve titiz bir çalışma gerektirdiği için pandeminin de araya girmesiyle sürecin uzadığını anlattı. Akreditasyon yolunda öğrenciler ve hocalarıyla birlikte özveriyle çalıştıklarını söyleyen Güzoğlu, TEPDAD tarafından yürütülen süreçte, eğitim programları, akademik ve idari kadrolarının, öğrenci destek hizmetlerinin ve klinik uygulamalarının detaylı şekilde incelendiğini kaydetti.

Güzoğlu, akreditasyon için öncelikle dokuz ana başlıktan oluşan bir değerlendirme raporu sunduklarını, raporun incelenerek kendilerine bazı revizyonlar önerildiğini, bu önerileri titizlikle yerine getirdiklerini anlattı. Ön değerlendirme raporunun onaylanmasının ardından ziyaret basamağına geçildiğini söyleyen Güzoğlu, şunları ifade etti:

“Geçen haftalarda TEPDAD heyeti fakülteyi ziyaret etti, tüm akademik kadroyu eğitim programlarını, öğrenci destek hizmetlerini titizlikle inceledi ve raporda yazılanların tutarlı olduğunu tespit ederek belgeledi. Bunun üzerine UTEAK oy birliği ile programımızın akredite olmasını kararlaştırdı."

Akreditasyon sürecinin kendilerine çok şey kazandırdığını belirten Güzoğlu, “Eğitimin sadece sınıf içi derslerden ibaret olmadığını, öğrenci destek hizmetleri, klinik uygulamalar ve mezuniyet sonrası takibin de büyük önem taşıdığını bir kez daha gördük" dedi.

 

Dersler... Program

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, öğrencilerin üç sene DAÜ'de klinik öncesi dersler aldığını, daha sonraki üç yılda ise Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı hastanelerde klinik eğitim görerek oradaki olanaklardan yararlandıklarını ve çok fazla hastayla birebir etkileşim içerisinde olduklarını anlattı.

Fakülte programının temel bilimleri ve klinik dersleri öğretmekle sınırlı olmadığını vurgulayan Güzoğlu, öğrencilere liderlik becerileri kazandırmak, hasta merkezli sağlık hizmeti sunmak, hastalarla etkili iletişim kurmak, meslekler arası iş birliği becerileri geliştirmelerine yardımcı olmak gibi birçok yetkinliği kazandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Güzoğlu, bilimsel araştırmaları teşvik ettiklerini, daha ilk yıldan itibaren öğrencilerin araştırma projelerine dahil olduğunu belirterek, sosyal sorumluluk projelerine önem verdiklerini de kaydetti. Güzoğlu, öğrencilerinin toplum sağlığı ve dezavantajlı grupların desteklenmesi gibi projelerde aktif görev aldığını söyledi. Güzoğlu ayrıca, ikinci sınıftan itibaren öğrencilerin hastalarla hem kendi kliniklerinde hem de Gazimağusa Devlet Hastanesi'nde karşılaşmasını sağladıklarına da dikkat çekti. Güzoğlu, “Sadece iyi doktorlar değil, topluma duyarlı hekimler yetiştirmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.

 

Öğrenciler… Mezunlar… 23 ülkeden 230 mezun

Şimdiye kadar 230 civarında mezun verildiğini, mezunların yüzde 30'unun KKTC'den, yüzde 20'sinin Türkiye'den ve yüzde 50'sinin de uluslararası öğrencilerden oluştuğunu belirten Güzoğlu, halihazırda 23 farklı ülkeden mezunları bulunduğunu kaydetti.

Mezun takip sistemini geliştirmeye çalıştıklarını ancak ellerinde mezunlarıyla ilgili gerekli bilgilerin olduğunu anlatan Güzoğlu, hem Kıbrıs'a gelip çeşitli branşlarda çalışan hem de yurt dışında büyük başarılar elde eden mezunları bulunduğunu ve kendileriyle iletişim içerisinde olduklarını vurguladı.

 

Hedefler…

Fakültenin hedeflerinden de bahseden Güzoğlu, yüksek lisans, doktora ve master programı açmayı, uluslararası iş birliklerini geliştirmeyi, öğrenci değişim programlarını ve bilimsel araştırmaları artırmayı hedeflediklerini kaydetti.

DAÜ Web Siteleri