Skip Navigation LinksNews
Tüm Haberleri Göster

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi 10 Mayıs Dünya Sağlık İçin Hareket Et Günü ile İlgili Açıklamalarda Bulundu

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi 10 Mayıs Dünya Sağlık İçin Hareket Et Günü ile İlgili Açıklamalarda Bulundu
Yayınlanma Tarihi: 11 Mayıs 2018, Cuma

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır Kurtel 10 Mayıs Dünya Sağlık İçin Hareket Et Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Kurtel yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

“Sağlık için Spor”

Fiziksel aktivite eksikliği, 1990 yılından itibaren kalp ve damar hastalıkları için risk faktörleri arasında yer almaktadır. 1994 yılında yayınlanan, Harvard Üniversitesi mezunlarının fiziksel aktivite alışkanlıkları ve fiziksel aktivitelerinin yaşam boyu devamlılığının – diğer bazı yaşam alışkınlarıyla birlikte – ölüm oranlarıyla ilişkisinin 35 yıl süreyle takip edildiği bir çalışmada, ölüm oranının enerji kullanımı ile ters orantılı olduğu ve orta düzeyde egzersiz yapanlarda (> 1000 kcal /hafta) çok belirgin olarak azaldığı ortaya konmuştur. Ayrıca, ölüm oranlarındaki bu azalmanın sadece üniversite dönemindeki fiziksel aktivite alışkanlıklarıyla değil, fiziksel aktivitenin yaşam boyu devamlılığıyla da ilişkili olduğu gösterilmiştir.

Sporun sağlık için önemini gösteren önemli bir diğer husus, egzersiz ile kanser arasındaki ilişkinin araştırılmasıyla açığa çıkmıştır. Örneğin kalın barsak kanserinin hareketsizlik ile ilişkisi açık olarak gösterilmiştir. Ayrıca, hareketsizliğe bağlı obezite, kandaki serbest östradiolün artmasına ve böylelikle meme kanseri gelişme riskinde artışa neden olabilmektedir.

Bunlara ek olarak, düzenli olarak yapılan orta derecede egzersizin bağışıklık sistemini uyardığı, zihinsel sağlık için gerekli olduğu, depresyonu önlediği ve uyku bozukluklarını düzelttiği gösterilmiştir. Bu ve buna benzer çalışmalara dayanarak, American College of  Sports Medicine “Sağlık İçin Spor” kavramını ortaya koymuş ve “Bütün çocuklar ve erişkinler, haftanın çoğu, tercihen her günü en az 30 dakika olacak şekilde, orta derecede egzersiz yapmalıdırlar” şeklinde öneride bulunmuştur.

“Spora Başlarken”

Toplumun giderek bilinçlenmesine bağlı olarak insanlar arasında son yıllarda, spora başlama konusunda artan bir hassasiyet göze çarpmaktadır. Ancak, egzersize başlamadan önce risk faktörlerinin değerlendirilmesi ve egzersiz derecesinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.

“Risk Analizi:”

Egzersize başlamayı planlayan kişide risk analizinin yapılması önem taşımaktadır. Risk faktörleri arasında aile hikayesinin olması (erken yaşta veya ani ölüm, erken yaşta kalp krizi), sigara kullanımı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, açlık kan şekerinde yükseklik, obezite (vücut kütle indeksi (kg/m2) > 30), bel çevresinin 100 cm ve üzerinde olması ve hareketsiz yaşam tarzı yer almaktadır. Sayılan bu risk faktörleri arasında iki ve üzeri risk taşıyan bireyler orta risk grubuna girmektedir. Ayrıca erkeklerde 45 yaş ve üstü, kadınlarda ise 55 yaş ve üstü olmak, yukarıda sayılan risk faktörlerinden bağımsız olarak kişiyi orta risk grubuna dahil etmektedir.  American College of  Sports Medicine tarafından yayınlanan bildirgeye göre orta risk grubunda yer alan kişilerin orta/yoğun düzeyde egzersiz (egzersiz sırasında rahat konuşamayacak düzeyde) programına başlamadan önce hekim kontrolünden geçmesi ve egzersiz testine girmesi önerilmektedir.

Yüksek risk grubu, bilinen bir kalp damar, göğüs veya metabolik hastalığı olan bireylerden oluşmaktadır. Bu grupta yer alan hastaların öncelikle hastalıklarının tedavi altında olması ve durumlarının stabil hale gelmesi önem taşır. Daha sonra ise, egzersiz testini takiben tedavinin de bir parçası olan egzersiz programlarının bir uzman tarafından oluşturulması gerekmektedir.

Sonuç olarak risk faktörlerinin belirlenmesinden sonra kişiye uygun egzersiz programlarının oluşturulması bireyin egzersize nasıl fizyolojik yanıt verdiği ile doğrudan ilişkilidir. Buna bağlı olarak günümüzde antrenörlerin, teknik direktörlerin, terapistlerin, beden eğitimi uzmanlarının ve hekimlerin her zamankinden daha fazla şekilde aktivite programları, rehabilitasyon ve fizik kondisyon ile ilgili uygulamalarında fizyoloji öğretilerini kavramış olmaları gerekmektedir. Bu nedenle egzersiz fizyolojisinin temel prensiplerinin anlaşılması yaşamsal önem kazanmakta, egzersiz alanında çalışan profesyonellerin mesleki kararlarını egzersiz fizyolojisi öğretilerinin ışığı altında vermesi gerekmektedir.

 

Eğitim hayatına 2012-2013 Akademik Yılında başlayan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi'nin verdiği eğitimin uluslararası standartlarda olduğu artık tescillendi.

Ulusal ve uluslararası standartlara tamamen uygun olduğu belgelenen Fakülte'nin uluslararası tanınırlığı olan diploması ise bundan böyle mezunlara yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansı verecek.

Uluslararası alanda Kıbrıs'ın içinde bulunduğu bölgede tıp eğitimine yönelik akreditasyon veren tek kurum olan Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği'nin (TEPDAD), DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi (M.Ü.) Tıp Fakültesi'nin ortak yürüttüğü Uluslararası Tıp Programı'nı akredite etmesinin ardından, DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine mülakat verdi.

Akreditasyon sayesinde DAÜ Tıp Fakültesi'nin uluslararası standartlarda eğitim verdiğinin tescillenmiş olduğunu kaydeden Güzoğlu, akreditasyonla üniversitenin statüsünün daha da güçlendiğini vurguladı. Güzoğlu, “Öğrencilerimiz uluslararası tanınırlığı olan bir diplomaya sahip olacak, yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansını elde edecekler ve uluslararası alanda kariyerlerine devam edebilecekler. Daha önceki mezunlarımızdan da Avrupa ve Amerika'da çalışanlar var ama 2023 itibarıyla United States Medical Licensing Examination (USMLE) gibi sınavlara girmek için akredite bir fakülteden mezun olmak zorunlu hale geldi." dedi.

Güzoğlu, Fakülte'nin artık ÖSYM kılavuzunda “Akredite Tıp Fakültesi" olarak yer aldığını da dile getirdi.

 

“Akreditasyon eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim için önemli"

Akreditasyonun fakültenin eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim anlayışını sürdürmek için önemli olduğunu vurgulayan Güzoğlu, “Çünkü akreditasyon bir kere alındı ve bitti değil... Biz yıllık olarak bu heyete raporlarımızı göndermeye devam edeceğiz, belirli aralıklarla fakülteyi ziyaret edecekler ve şartları hâlâ sağlayıp, sağlamadığımızı kontrol edecekler. Dolayısıyla eğitim kalitemizi belirli standartlara oturtup güvence altına aldık, sürekli olarak eğitim kalitemizi çağın gereklerine uygun olarak yeniliyoruz anlamına geliyor" diye konuştu.

DAÜ-MÜ ortak tıp programının Dünya Tıp Fakülteleri Listesinde yer aldığını ve birçok mezunun uluslararası alanda kariyerlerine devam ettiğini de dile getiren Güzoğlu, şunları söyledi:

“Ayrıca fakültemizin KKTC'de ilk uluslararası tıp akreditasyona sahip tıp programı ve Türkiye'de ilk akredite ortak tıp programı olmasının gururunu yaşıyoruz. Bu fakültemizin sadece bölgesel değil küresel düzeyde de rekabetçi bir eğitim kurumu olduğunu gösteriyor."

 

Akreditasyon süreci…

İlk mezunlarını verdikleri 2018 yılı itibarıyla akreditasyon sürecine başladıklarını söyleyen Güzoğlu, uzun ve titiz bir çalışma gerektirdiği için pandeminin de araya girmesiyle sürecin uzadığını anlattı. Akreditasyon yolunda öğrenciler ve hocalarıyla birlikte özveriyle çalıştıklarını söyleyen Güzoğlu, TEPDAD tarafından yürütülen süreçte, eğitim programları, akademik ve idari kadrolarının, öğrenci destek hizmetlerinin ve klinik uygulamalarının detaylı şekilde incelendiğini kaydetti.

Güzoğlu, akreditasyon için öncelikle dokuz ana başlıktan oluşan bir değerlendirme raporu sunduklarını, raporun incelenerek kendilerine bazı revizyonlar önerildiğini, bu önerileri titizlikle yerine getirdiklerini anlattı. Ön değerlendirme raporunun onaylanmasının ardından ziyaret basamağına geçildiğini söyleyen Güzoğlu, şunları ifade etti:

“Geçen haftalarda TEPDAD heyeti fakülteyi ziyaret etti, tüm akademik kadroyu eğitim programlarını, öğrenci destek hizmetlerini titizlikle inceledi ve raporda yazılanların tutarlı olduğunu tespit ederek belgeledi. Bunun üzerine UTEAK oy birliği ile programımızın akredite olmasını kararlaştırdı."

Akreditasyon sürecinin kendilerine çok şey kazandırdığını belirten Güzoğlu, “Eğitimin sadece sınıf içi derslerden ibaret olmadığını, öğrenci destek hizmetleri, klinik uygulamalar ve mezuniyet sonrası takibin de büyük önem taşıdığını bir kez daha gördük" dedi.

 

Dersler... Program

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, öğrencilerin üç sene DAÜ'de klinik öncesi dersler aldığını, daha sonraki üç yılda ise Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı hastanelerde klinik eğitim görerek oradaki olanaklardan yararlandıklarını ve çok fazla hastayla birebir etkileşim içerisinde olduklarını anlattı.

Fakülte programının temel bilimleri ve klinik dersleri öğretmekle sınırlı olmadığını vurgulayan Güzoğlu, öğrencilere liderlik becerileri kazandırmak, hasta merkezli sağlık hizmeti sunmak, hastalarla etkili iletişim kurmak, meslekler arası iş birliği becerileri geliştirmelerine yardımcı olmak gibi birçok yetkinliği kazandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Güzoğlu, bilimsel araştırmaları teşvik ettiklerini, daha ilk yıldan itibaren öğrencilerin araştırma projelerine dahil olduğunu belirterek, sosyal sorumluluk projelerine önem verdiklerini de kaydetti. Güzoğlu, öğrencilerinin toplum sağlığı ve dezavantajlı grupların desteklenmesi gibi projelerde aktif görev aldığını söyledi. Güzoğlu ayrıca, ikinci sınıftan itibaren öğrencilerin hastalarla hem kendi kliniklerinde hem de Gazimağusa Devlet Hastanesi'nde karşılaşmasını sağladıklarına da dikkat çekti. Güzoğlu, “Sadece iyi doktorlar değil, topluma duyarlı hekimler yetiştirmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.

 

Öğrenciler… Mezunlar… 23 ülkeden 230 mezun

Şimdiye kadar 230 civarında mezun verildiğini, mezunların yüzde 30'unun KKTC'den, yüzde 20'sinin Türkiye'den ve yüzde 50'sinin de uluslararası öğrencilerden oluştuğunu belirten Güzoğlu, halihazırda 23 farklı ülkeden mezunları bulunduğunu kaydetti.

Mezun takip sistemini geliştirmeye çalıştıklarını ancak ellerinde mezunlarıyla ilgili gerekli bilgilerin olduğunu anlatan Güzoğlu, hem Kıbrıs'a gelip çeşitli branşlarda çalışan hem de yurt dışında büyük başarılar elde eden mezunları bulunduğunu ve kendileriyle iletişim içerisinde olduklarını vurguladı.

 

Hedefler…

Fakültenin hedeflerinden de bahseden Güzoğlu, yüksek lisans, doktora ve master programı açmayı, uluslararası iş birliklerini geliştirmeyi, öğrenci değişim programlarını ve bilimsel araştırmaları artırmayı hedeflediklerini kaydetti.

DAÜ Web Siteleri