Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır Kurtel 10 Mayıs Dünya Sağlık İçin Hareket Et Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Kurtel yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
“Sağlık için Spor”
Fiziksel aktivite eksikliği, 1990 yılından itibaren kalp ve damar hastalıkları için risk faktörleri arasında yer almaktadır. 1994 yılında yayınlanan, Harvard Üniversitesi mezunlarının fiziksel aktivite alışkanlıkları ve fiziksel aktivitelerinin yaşam boyu devamlılığının – diğer bazı yaşam alışkınlarıyla birlikte – ölüm oranlarıyla ilişkisinin 35 yıl süreyle takip edildiği bir çalışmada, ölüm oranının enerji kullanımı ile ters orantılı olduğu ve orta düzeyde egzersiz yapanlarda (> 1000 kcal /hafta) çok belirgin olarak azaldığı ortaya konmuştur. Ayrıca, ölüm oranlarındaki bu azalmanın sadece üniversite dönemindeki fiziksel aktivite alışkanlıklarıyla değil, fiziksel aktivitenin yaşam boyu devamlılığıyla da ilişkili olduğu gösterilmiştir.
Sporun sağlık için önemini gösteren önemli bir diğer husus, egzersiz ile kanser arasındaki ilişkinin araştırılmasıyla açığa çıkmıştır. Örneğin kalın barsak kanserinin hareketsizlik ile ilişkisi açık olarak gösterilmiştir. Ayrıca, hareketsizliğe bağlı obezite, kandaki serbest östradiolün artmasına ve böylelikle meme kanseri gelişme riskinde artışa neden olabilmektedir.
Bunlara ek olarak, düzenli olarak yapılan orta derecede egzersizin bağışıklık sistemini uyardığı, zihinsel sağlık için gerekli olduğu, depresyonu önlediği ve uyku bozukluklarını düzelttiği gösterilmiştir. Bu ve buna benzer çalışmalara dayanarak, American College of Sports Medicine “Sağlık İçin Spor” kavramını ortaya koymuş ve “Bütün çocuklar ve erişkinler, haftanın çoğu, tercihen her günü en az 30 dakika olacak şekilde, orta derecede egzersiz yapmalıdırlar” şeklinde öneride bulunmuştur.
“Spora Başlarken”
Toplumun giderek bilinçlenmesine bağlı olarak insanlar arasında son yıllarda, spora başlama konusunda artan bir hassasiyet göze çarpmaktadır. Ancak, egzersize başlamadan önce risk faktörlerinin değerlendirilmesi ve egzersiz derecesinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
“Risk Analizi:”
Egzersize başlamayı planlayan kişide risk analizinin yapılması önem taşımaktadır. Risk faktörleri arasında aile hikayesinin olması (erken yaşta veya ani ölüm, erken yaşta kalp krizi), sigara kullanımı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, açlık kan şekerinde yükseklik, obezite (vücut kütle indeksi (kg/m2) > 30), bel çevresinin 100 cm ve üzerinde olması ve hareketsiz yaşam tarzı yer almaktadır. Sayılan bu risk faktörleri arasında iki ve üzeri risk taşıyan bireyler orta risk grubuna girmektedir. Ayrıca erkeklerde 45 yaş ve üstü, kadınlarda ise 55 yaş ve üstü olmak, yukarıda sayılan risk faktörlerinden bağımsız olarak kişiyi orta risk grubuna dahil etmektedir. American College of Sports Medicine tarafından yayınlanan bildirgeye göre orta risk grubunda yer alan kişilerin orta/yoğun düzeyde egzersiz (egzersiz sırasında rahat konuşamayacak düzeyde) programına başlamadan önce hekim kontrolünden geçmesi ve egzersiz testine girmesi önerilmektedir.
Yüksek risk grubu, bilinen bir kalp damar, göğüs veya metabolik hastalığı olan bireylerden oluşmaktadır. Bu grupta yer alan hastaların öncelikle hastalıklarının tedavi altında olması ve durumlarının stabil hale gelmesi önem taşır. Daha sonra ise, egzersiz testini takiben tedavinin de bir parçası olan egzersiz programlarının bir uzman tarafından oluşturulması gerekmektedir.
Sonuç olarak risk faktörlerinin belirlenmesinden sonra kişiye uygun egzersiz programlarının oluşturulması bireyin egzersize nasıl fizyolojik yanıt verdiği ile doğrudan ilişkilidir. Buna bağlı olarak günümüzde antrenörlerin, teknik direktörlerin, terapistlerin, beden eğitimi uzmanlarının ve hekimlerin her zamankinden daha fazla şekilde aktivite programları, rehabilitasyon ve fizik kondisyon ile ilgili uygulamalarında fizyoloji öğretilerini kavramış olmaları gerekmektedir. Bu nedenle egzersiz fizyolojisinin temel prensiplerinin anlaşılması yaşamsal önem kazanmakta, egzersiz alanında çalışan profesyonellerin mesleki kararlarını egzersiz fizyolojisi öğretilerinin ışığı altında vermesi gerekmektedir.