Skip Navigation LinksNews
Tüm Haberleri Göster

Kanser Hastalarına Psiko – Sosyal Yaklaşımın Önemi

Kanser Hastalarına Psiko – Sosyal Yaklaşımın Önemi
Yayınlanma Tarihi: 4 Nisan 2018, Çarşamba

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Görevlisi, Uzman Klinik ve Sağlık Psikolog Naife Sevdalı Zaim, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle açıklamalarda bulundu. Zaim yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

“Ülkemiz de dahil olmak üzere, geçmişten günümüze her geçen gün kanser hastalığı görülme sıklığı artmaktadır. Kanser tanısı konulması bireyleri fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak etkilemektedir. Bedensel olarak yaşanan birçok zorluklara rağmen, hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan psikolojik sıkıntılar da hem hastalığın seyrini hem de tedavi şeklini olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Kanser hastalığının tedavi sürecinin uzun ve yoğun olmasından dolayı hastaların psiko-sosyal yönden destek almaları gerekmektedir. Bireylerin kişiliğine, beklentilerine, kanser türüne ve tedavi şekline bağlı olarak psiko-sosyal destek yönünden farklı ihtiyaçları olabilmektedir. Bu yüzden, kanser tedavisi planlandığı zaman bireylere sadece fiziksel yönden değil, psikolojik yönden de desteğin sağlandığı bir tedavi programının planması gerekmektedir.

Kanser tanısı alan bireyler umutsuzluk duygusuyla birlikte ruhsal yönden dengesizlikler yaşamaktadırlar. Her birey farklı bir kişiliğe sahip olduğu için kanser hastalığı karşısında da farklı tepkiler vermektedirler. Örneğin, kanser tanısına ve tedavisine bağlı olarak kişilerin hayatlarında ortaya çıkan ekonomik güçlükler, bakım için birine sürekli ihtiyaç duyma, geleceğe yönelik belirsizlik duygusu, ölüm korkusu, bireylerde anksiyete ve depresyona neden olabilmektedir.

Çoğu kanser hastası, hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik faktörler nedeni ile ailesi ve yakın çevresinde bulunan arkadaşları ile olan ilişkilerindeki değişikliklerden dolayı psiko-soyal sorunlar yaşamaktadırlar. Kanser tanısı aile bireylerini bazen birbirine daha çok yakınlaştırmakta iken, bazen de birbirinden daha fazla uzaklaştırmaktadır. Genellikle hastaya nasıl davranması gerektiğini bilmeyen aile üyeleri hasta ile yakınlaşmamakta ve uzak durabilmektedir. Bu durum ise hasta tarafından sosyal izolasyona neden olmaktadır. Kanser hastaları ailesinden ve çevresindeki kişilerden sosyal ve piskolojik destek beklemektedir. Kanser hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan duygusal sorunlarla başa çıkabilmek için hastaların ailelerinden, arkadaşlarından veya kurumlardan aldıkları sosyal destek bireylere duygusal, manevi, maddi ve bilişsel yönden katkı sağlamakdar. Genel olarak, zor bir süreç içerisinde olan kanser hastalarına fiziksel ve psikolojik yönden sağlanan sosyal destek imkanı,bireylerin değer verilme, sevilme, saygı, özgüven, benlik saygısı ve önemsenme gibi temel sosyal gereksinimleri karşılamaktadır. Özet olarak, sosyal destek, kanser hastalarının yaşamakta olduğu fiziksel ve psikolojik problemlerle başa çıkma ve yaşam kalitesini artırmaktadır.

Kanser ve sosyal destek konusunda yapılan araştımalar, psikososyal desteğin, bağışıklık sistemini güçlendirerek insanların yaşamlarını uzattığına ilişkin bilgiler vermiştir. Psikolojik destek gruplarına katılan kanser hastası kadınların katılmayanlara oranla iki kat daha uzun bir sure yaşadıkları bulunmuştur. Sonuç olarak, psiko-onkolojik tedavi, genel tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır.” 

 

Eğitim hayatına 2012-2013 Akademik Yılında başlayan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi'nin verdiği eğitimin uluslararası standartlarda olduğu artık tescillendi.

Ulusal ve uluslararası standartlara tamamen uygun olduğu belgelenen Fakülte'nin uluslararası tanınırlığı olan diploması ise bundan böyle mezunlara yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansı verecek.

Uluslararası alanda Kıbrıs'ın içinde bulunduğu bölgede tıp eğitimine yönelik akreditasyon veren tek kurum olan Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği'nin (TEPDAD), DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi (M.Ü.) Tıp Fakültesi'nin ortak yürüttüğü Uluslararası Tıp Programı'nı akredite etmesinin ardından, DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine mülakat verdi.

Akreditasyon sayesinde DAÜ Tıp Fakültesi'nin uluslararası standartlarda eğitim verdiğinin tescillenmiş olduğunu kaydeden Güzoğlu, akreditasyonla üniversitenin statüsünün daha da güçlendiğini vurguladı. Güzoğlu, “Öğrencilerimiz uluslararası tanınırlığı olan bir diplomaya sahip olacak, yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansını elde edecekler ve uluslararası alanda kariyerlerine devam edebilecekler. Daha önceki mezunlarımızdan da Avrupa ve Amerika'da çalışanlar var ama 2023 itibarıyla United States Medical Licensing Examination (USMLE) gibi sınavlara girmek için akredite bir fakülteden mezun olmak zorunlu hale geldi." dedi.

Güzoğlu, Fakülte'nin artık ÖSYM kılavuzunda “Akredite Tıp Fakültesi" olarak yer aldığını da dile getirdi.

 

“Akreditasyon eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim için önemli"

Akreditasyonun fakültenin eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim anlayışını sürdürmek için önemli olduğunu vurgulayan Güzoğlu, “Çünkü akreditasyon bir kere alındı ve bitti değil... Biz yıllık olarak bu heyete raporlarımızı göndermeye devam edeceğiz, belirli aralıklarla fakülteyi ziyaret edecekler ve şartları hâlâ sağlayıp, sağlamadığımızı kontrol edecekler. Dolayısıyla eğitim kalitemizi belirli standartlara oturtup güvence altına aldık, sürekli olarak eğitim kalitemizi çağın gereklerine uygun olarak yeniliyoruz anlamına geliyor" diye konuştu.

DAÜ-MÜ ortak tıp programının Dünya Tıp Fakülteleri Listesinde yer aldığını ve birçok mezunun uluslararası alanda kariyerlerine devam ettiğini de dile getiren Güzoğlu, şunları söyledi:

“Ayrıca fakültemizin KKTC'de ilk uluslararası tıp akreditasyona sahip tıp programı ve Türkiye'de ilk akredite ortak tıp programı olmasının gururunu yaşıyoruz. Bu fakültemizin sadece bölgesel değil küresel düzeyde de rekabetçi bir eğitim kurumu olduğunu gösteriyor."

 

Akreditasyon süreci…

İlk mezunlarını verdikleri 2018 yılı itibarıyla akreditasyon sürecine başladıklarını söyleyen Güzoğlu, uzun ve titiz bir çalışma gerektirdiği için pandeminin de araya girmesiyle sürecin uzadığını anlattı. Akreditasyon yolunda öğrenciler ve hocalarıyla birlikte özveriyle çalıştıklarını söyleyen Güzoğlu, TEPDAD tarafından yürütülen süreçte, eğitim programları, akademik ve idari kadrolarının, öğrenci destek hizmetlerinin ve klinik uygulamalarının detaylı şekilde incelendiğini kaydetti.

Güzoğlu, akreditasyon için öncelikle dokuz ana başlıktan oluşan bir değerlendirme raporu sunduklarını, raporun incelenerek kendilerine bazı revizyonlar önerildiğini, bu önerileri titizlikle yerine getirdiklerini anlattı. Ön değerlendirme raporunun onaylanmasının ardından ziyaret basamağına geçildiğini söyleyen Güzoğlu, şunları ifade etti:

“Geçen haftalarda TEPDAD heyeti fakülteyi ziyaret etti, tüm akademik kadroyu eğitim programlarını, öğrenci destek hizmetlerini titizlikle inceledi ve raporda yazılanların tutarlı olduğunu tespit ederek belgeledi. Bunun üzerine UTEAK oy birliği ile programımızın akredite olmasını kararlaştırdı."

Akreditasyon sürecinin kendilerine çok şey kazandırdığını belirten Güzoğlu, “Eğitimin sadece sınıf içi derslerden ibaret olmadığını, öğrenci destek hizmetleri, klinik uygulamalar ve mezuniyet sonrası takibin de büyük önem taşıdığını bir kez daha gördük" dedi.

 

Dersler... Program

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, öğrencilerin üç sene DAÜ'de klinik öncesi dersler aldığını, daha sonraki üç yılda ise Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı hastanelerde klinik eğitim görerek oradaki olanaklardan yararlandıklarını ve çok fazla hastayla birebir etkileşim içerisinde olduklarını anlattı.

Fakülte programının temel bilimleri ve klinik dersleri öğretmekle sınırlı olmadığını vurgulayan Güzoğlu, öğrencilere liderlik becerileri kazandırmak, hasta merkezli sağlık hizmeti sunmak, hastalarla etkili iletişim kurmak, meslekler arası iş birliği becerileri geliştirmelerine yardımcı olmak gibi birçok yetkinliği kazandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Güzoğlu, bilimsel araştırmaları teşvik ettiklerini, daha ilk yıldan itibaren öğrencilerin araştırma projelerine dahil olduğunu belirterek, sosyal sorumluluk projelerine önem verdiklerini de kaydetti. Güzoğlu, öğrencilerinin toplum sağlığı ve dezavantajlı grupların desteklenmesi gibi projelerde aktif görev aldığını söyledi. Güzoğlu ayrıca, ikinci sınıftan itibaren öğrencilerin hastalarla hem kendi kliniklerinde hem de Gazimağusa Devlet Hastanesi'nde karşılaşmasını sağladıklarına da dikkat çekti. Güzoğlu, “Sadece iyi doktorlar değil, topluma duyarlı hekimler yetiştirmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.

 

Öğrenciler… Mezunlar… 23 ülkeden 230 mezun

Şimdiye kadar 230 civarında mezun verildiğini, mezunların yüzde 30'unun KKTC'den, yüzde 20'sinin Türkiye'den ve yüzde 50'sinin de uluslararası öğrencilerden oluştuğunu belirten Güzoğlu, halihazırda 23 farklı ülkeden mezunları bulunduğunu kaydetti.

Mezun takip sistemini geliştirmeye çalıştıklarını ancak ellerinde mezunlarıyla ilgili gerekli bilgilerin olduğunu anlatan Güzoğlu, hem Kıbrıs'a gelip çeşitli branşlarda çalışan hem de yurt dışında büyük başarılar elde eden mezunları bulunduğunu ve kendileriyle iletişim içerisinde olduklarını vurguladı.

 

Hedefler…

Fakültenin hedeflerinden de bahseden Güzoğlu, yüksek lisans, doktora ve master programı açmayı, uluslararası iş birliklerini geliştirmeyi, öğrenci değişim programlarını ve bilimsel araştırmaları artırmayı hedeflediklerini kaydetti.

DAÜ Web Siteleri