Skip Navigation LinksNews
Tüm Haberleri Göster

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çocukluk Çağı Lösemileri Hakkında Açıklamalarda Bulundu

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çocukluk Çağı Lösemileri Hakkında Açıklamalarda Bulundu
Yayınlanma Tarihi: 9 Kasım 2017, Perşembe

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ile Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülnur Tokuç, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası nedeniyle “Çocukluk Çağı Lösemileri” hakkında açıklamalarda bulundu.  Prof. Dr. Tokuç yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Lösemi, kemik iliği hücrelerinin, özellikle de anormal akyuvarların aşırı çoğalmasıyla ortaya çıkan bir kanser türüdür. Yüksek sayıdaki anormal hücreler normal ilik hücrelerinin yerini alır. Böylece kan pıhtılaşmasında rol oynayan trombositler ve savunmada görevli normal akyuvarlar kemik iliğinde yapımları ve sayıları giderek azalır. Bu da lösemi hastalarında kanamaların yoğun görülmesine, hastaların kolay enfeksiyon kapmasına ve kansızlık (anemi) gelişmesine yol açar. 

Çocukluk çağında, lösemi, diğer kanser tiplerine göre daha sık görülür. Kesin nedeni bilinmemekle birlikte hem genetik hem de çevresel faktörlerin önemli rol oynadığı düşünülmektedir.
 
Akut Lösemiler: Sürekli kanserli kan hücresi artışı yaşanır ve bunlar sağlıklı-normal kan hücrelerinden sayıca daha fazla hale gelir. Bu anormal hücreler diğer organlara yayılabilir. Akut lösemilerin sınıflandırılması temel olarak ortaya çıkan anormal hücrelerin tipleri esas alınarak yapılır.

Akut Lenfoid Lösemi (ALL): Normalde lenfosit adı verilen olgun kan hücresine dönüşmesi gereken lenfoblast isimli olgunlaşmamış kan hücrelerinin artmasıyla karakterizedir. Bu lenfoblastların sayıları giderek artar ve genelde lenf düğümlerinde birikerek şişliklere neden olurlar (lenfadenopati). ALL, en sık gözlenen çocukluk çağı kanseridir ve 15 yaş altındakilerde gözlenen lösemilerin yaklaşık olarak yüzde 80'inden sorumludur. Bazen yetişkinlerde de görülebilmekle birlikte, 50 yaşın üzerinde ALL son derece nadirdir.

Akut Myeloid Lösemi (AML): Myeloblast adı verilen ve normal kan hücrelerine dönüşmesi gereken hücrelerin çoğalmasıyla ortaya çıkar. Ergenlik çağında ve 20'li yaşlarda saptanan lösemilerin yüzde 50'sini, yetişkinlerdeki lösemilerin yüzde 20'sini oluşturur.

Kronik Lösemiler: Görünüşte olgun ancak normal olgun kan hücrelerinin yaptıklarını yapamayan kan hücrelerinin aşırı üretimiyle karakterizedir. Yavaş ilerler. Temel olarak iki alt grubu vardır:

Kronik Lenfoid Lösemi (KLL): Olgun görünüşe sahip lenfositlerin kemik iliğinde aşırı üretimiyle meydana gelir. Bu anormal hücreler, tam olarak olgunlaşmış normal lenfositler gibi görülürler. Ancak normal lenfositler gibi vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruyamazlar. KLL'de, kanser hücreleri kemik iliğinde, kanda ve lenf bezlerinde bulunur; lenf düğümlerinde şişmeler meydana gelir. KLL tüm lösemilerin yüzde 30'undan sorumludur. 30 yaşın altında nadiren görülür, ama sıklığı yaşla birlikte artar ve 60-70 yaş arasında daha fazla gözlenir.

Kronik Myeloid Lösemi (KML): Olgun görünüşlü ancak fonksiyon kaybı bulunan myeloid hücrelerin aşırı üretimiyle kendini gösterir KML, yetişkinlerde gözlenen lösemilerin yüzde 20-30'unu oluşturur ve 25-60 yaşları arasında gözlenir.

Lösemi, hastanın kan yaymasından ve kemik iliğinden alınan örnekten teşhis edilir.

Lösemilerde Belirtiler:

•Yorgunluk, halsizlik
• Soğuk algınlığı benzeri şikayetler
• İştah ve kilo kaybı
• Sık enfeksiyon
• Ciltte morarma ve cilt altında küçük kırmızı-mor noktalar (peteşi)

• Lenf bezlerinde şişme
• Solukluk
• Burun ve dişeti kanamaları
• Kemik ya da eklem ağrısı

Tedavi
Kanserli hücreleri öldürmek için ilaç tedavisi uygulanması, yani kemoterapi, çocuk lösemilerinde en sık uygulanan tedavi yöntemidir. Lösemilerin bazı türlerinde ve tekrarlayan ya da tedaviye yanıt vermeyen hastalarda kök hücre nakli yapılması gerekebilir. Kök hücreler vericinin kemik iliğinden toplanan olgunlaşmamış kan hücreleridir. Ya hastanın kendisinden tedavi öncesi alınır (otolog), ya da hasta ile doku grupları uyumlu başka bir kişiden alınır (allogenik) Kök hücreler ayrıca yenidoğanın göbek kordonu ve plasentasından toplanarak kordon kanı nakli için kullanılabilir. Toplanan bu hücreler, kemoterapi ile yok edilen kanserli hücrelerin yerine sağlıklı olanları koymak amacıyla kullanılır. Böylelikle, sağlıklı, olgun kan hücrelerini üretecek yeni bir kemik iliği yaratılmaya çalışılır.

 

Eğitim hayatına 2012-2013 Akademik Yılında başlayan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi'nin verdiği eğitimin uluslararası standartlarda olduğu artık tescillendi.

Ulusal ve uluslararası standartlara tamamen uygun olduğu belgelenen Fakülte'nin uluslararası tanınırlığı olan diploması ise bundan böyle mezunlara yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansı verecek.

Uluslararası alanda Kıbrıs'ın içinde bulunduğu bölgede tıp eğitimine yönelik akreditasyon veren tek kurum olan Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği'nin (TEPDAD), DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi (M.Ü.) Tıp Fakültesi'nin ortak yürüttüğü Uluslararası Tıp Programı'nı akredite etmesinin ardından, DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine mülakat verdi.

Akreditasyon sayesinde DAÜ Tıp Fakültesi'nin uluslararası standartlarda eğitim verdiğinin tescillenmiş olduğunu kaydeden Güzoğlu, akreditasyonla üniversitenin statüsünün daha da güçlendiğini vurguladı. Güzoğlu, “Öğrencilerimiz uluslararası tanınırlığı olan bir diplomaya sahip olacak, yurt dışındaki mesleki sınavlara katılma şansını elde edecekler ve uluslararası alanda kariyerlerine devam edebilecekler. Daha önceki mezunlarımızdan da Avrupa ve Amerika'da çalışanlar var ama 2023 itibarıyla United States Medical Licensing Examination (USMLE) gibi sınavlara girmek için akredite bir fakülteden mezun olmak zorunlu hale geldi." dedi.

Güzoğlu, Fakülte'nin artık ÖSYM kılavuzunda “Akredite Tıp Fakültesi" olarak yer aldığını da dile getirdi.

 

“Akreditasyon eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim için önemli"

Akreditasyonun fakültenin eğitim kalitesini güvence altına almak ve sürekli gelişim anlayışını sürdürmek için önemli olduğunu vurgulayan Güzoğlu, “Çünkü akreditasyon bir kere alındı ve bitti değil... Biz yıllık olarak bu heyete raporlarımızı göndermeye devam edeceğiz, belirli aralıklarla fakülteyi ziyaret edecekler ve şartları hâlâ sağlayıp, sağlamadığımızı kontrol edecekler. Dolayısıyla eğitim kalitemizi belirli standartlara oturtup güvence altına aldık, sürekli olarak eğitim kalitemizi çağın gereklerine uygun olarak yeniliyoruz anlamına geliyor" diye konuştu.

DAÜ-MÜ ortak tıp programının Dünya Tıp Fakülteleri Listesinde yer aldığını ve birçok mezunun uluslararası alanda kariyerlerine devam ettiğini de dile getiren Güzoğlu, şunları söyledi:

“Ayrıca fakültemizin KKTC'de ilk uluslararası tıp akreditasyona sahip tıp programı ve Türkiye'de ilk akredite ortak tıp programı olmasının gururunu yaşıyoruz. Bu fakültemizin sadece bölgesel değil küresel düzeyde de rekabetçi bir eğitim kurumu olduğunu gösteriyor."

 

Akreditasyon süreci…

İlk mezunlarını verdikleri 2018 yılı itibarıyla akreditasyon sürecine başladıklarını söyleyen Güzoğlu, uzun ve titiz bir çalışma gerektirdiği için pandeminin de araya girmesiyle sürecin uzadığını anlattı. Akreditasyon yolunda öğrenciler ve hocalarıyla birlikte özveriyle çalıştıklarını söyleyen Güzoğlu, TEPDAD tarafından yürütülen süreçte, eğitim programları, akademik ve idari kadrolarının, öğrenci destek hizmetlerinin ve klinik uygulamalarının detaylı şekilde incelendiğini kaydetti.

Güzoğlu, akreditasyon için öncelikle dokuz ana başlıktan oluşan bir değerlendirme raporu sunduklarını, raporun incelenerek kendilerine bazı revizyonlar önerildiğini, bu önerileri titizlikle yerine getirdiklerini anlattı. Ön değerlendirme raporunun onaylanmasının ardından ziyaret basamağına geçildiğini söyleyen Güzoğlu, şunları ifade etti:

“Geçen haftalarda TEPDAD heyeti fakülteyi ziyaret etti, tüm akademik kadroyu eğitim programlarını, öğrenci destek hizmetlerini titizlikle inceledi ve raporda yazılanların tutarlı olduğunu tespit ederek belgeledi. Bunun üzerine UTEAK oy birliği ile programımızın akredite olmasını kararlaştırdı."

Akreditasyon sürecinin kendilerine çok şey kazandırdığını belirten Güzoğlu, “Eğitimin sadece sınıf içi derslerden ibaret olmadığını, öğrenci destek hizmetleri, klinik uygulamalar ve mezuniyet sonrası takibin de büyük önem taşıdığını bir kez daha gördük" dedi.

 

Dersler... Program

DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Nilüfer Güzoğlu, öğrencilerin üç sene DAÜ'de klinik öncesi dersler aldığını, daha sonraki üç yılda ise Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı hastanelerde klinik eğitim görerek oradaki olanaklardan yararlandıklarını ve çok fazla hastayla birebir etkileşim içerisinde olduklarını anlattı.

Fakülte programının temel bilimleri ve klinik dersleri öğretmekle sınırlı olmadığını vurgulayan Güzoğlu, öğrencilere liderlik becerileri kazandırmak, hasta merkezli sağlık hizmeti sunmak, hastalarla etkili iletişim kurmak, meslekler arası iş birliği becerileri geliştirmelerine yardımcı olmak gibi birçok yetkinliği kazandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Güzoğlu, bilimsel araştırmaları teşvik ettiklerini, daha ilk yıldan itibaren öğrencilerin araştırma projelerine dahil olduğunu belirterek, sosyal sorumluluk projelerine önem verdiklerini de kaydetti. Güzoğlu, öğrencilerinin toplum sağlığı ve dezavantajlı grupların desteklenmesi gibi projelerde aktif görev aldığını söyledi. Güzoğlu ayrıca, ikinci sınıftan itibaren öğrencilerin hastalarla hem kendi kliniklerinde hem de Gazimağusa Devlet Hastanesi'nde karşılaşmasını sağladıklarına da dikkat çekti. Güzoğlu, “Sadece iyi doktorlar değil, topluma duyarlı hekimler yetiştirmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.

 

Öğrenciler… Mezunlar… 23 ülkeden 230 mezun

Şimdiye kadar 230 civarında mezun verildiğini, mezunların yüzde 30'unun KKTC'den, yüzde 20'sinin Türkiye'den ve yüzde 50'sinin de uluslararası öğrencilerden oluştuğunu belirten Güzoğlu, halihazırda 23 farklı ülkeden mezunları bulunduğunu kaydetti.

Mezun takip sistemini geliştirmeye çalıştıklarını ancak ellerinde mezunlarıyla ilgili gerekli bilgilerin olduğunu anlatan Güzoğlu, hem Kıbrıs'a gelip çeşitli branşlarda çalışan hem de yurt dışında büyük başarılar elde eden mezunları bulunduğunu ve kendileriyle iletişim içerisinde olduklarını vurguladı.

 

Hedefler…

Fakültenin hedeflerinden de bahseden Güzoğlu, yüksek lisans, doktora ve master programı açmayı, uluslararası iş birliklerini geliştirmeyi, öğrenci değişim programlarını ve bilimsel araştırmaları artırmayı hedeflediklerini kaydetti.

DAÜ Web Siteleri